Hukuk ve demokrasi tarihi yönünden karanlık günlere uyandığımız bu dönemde, başta Antalya olmak üzere çeşitli illerimizde yaşanan gelişmeleri endişe ile takip ediyor, bunu 19 Mart sürecinin bir devamı olarak görüyoruz.
Yargı toplumumuz üzerinde adeta bir Demokles'in kılıcı gibi kullanılmaya başlanmış, Adalet mülkün ve yaşam hakkımızın temeli olma özelliğini yitirir vaziyete gelmiştir.
Bağımsız yargının ve bağımsız savunmanın yegane güvencesi haline geldiğimiz bu düzlemde, Türkiye Cumhuriyeti Devletine dair ödevimizi ve sorumluluğumuzu biliyoruz.
Ayrıca unutulmamalıdır ki, avukatlık kişi hak ve özgürlüklerinin teminatıdır. Savunma hakkı, adil yargılanma hakkının bir parçasıdır ve savunma hakkının güvencesi de avukattır. Dün Manavgat Belediyesinde gerçekleştirilen operasyonda şüphelilerin sadece bir avukatla görüşebileceğine ilişkin Manavgat Başsavcılığınca verilen talimat, bugün de Antalya Büyükşehir Belediyesine yönelik yapılan soruşturmadaki benzer uygulama, yasada bu hususa yönelik bir kısıtlama bulunmadığı halde, en temel hukuk ilkelerini ortadan kaldırır niteliktedir. Avukatların, İl Emniyet içerisinde alınmaması da durumun vahametini ortaya koymaktadır.
Cumhuriyet Savcılarının iş ve eylemlerini hukuk çerçevesinde yerine getirmesi, adil yargılanma hakkına riayet etmesi önemli ve gereklidir.
Yargının üç kurucu unsurundan biri olan bağımsız savunmayı engellemeye yönelik müdahaleler, bu talimatları verenler açısından sorumluluk doğurmakta ve Hukuk Devleti, İnsan Hakları ilkelerini de yerle yeksan etmektedir.
Antalya Barosu olarak da mesleki faaliyetlerimizin engellenmesi izin vermeyeceğimizi, hukuka ve yasaya aykırı tutum ve davranışlarda bulunan sorumlular ile ilgili gerekli girişimlerde bulunacağımızı kamuoyuna duyururuz.