Ankara Valiliğinin 26 Nisan 2025 tarihinde yaptığı ve kamuoyunu yanıltmaya yönelik olduğu açıkça görülen basın açıklamasını büyük bir kaygı ve üzüntüyle takip ettik. Valiliğin, Hüdaparlı Milletvekilleri tarafından TBMM'ye sunulan bir kanun teklifine atıfta bulunarak tamamen barışçıl bir protesto eylemine katılan vatandaşlarımıza yönelik orantısız güç kullanımını meşrulaştırma çabasını kabul etmek mümkün değildir.
Valilik açıklamasında, 25 Nisan 2025 tarihinde Çankaya Konur Sokak'ta gerçekleşen olayda 300 kişilik bir grubun yasa dışı eylem yaptığı, polisin uyarılarını dikkate almadığı ve polise mukavemet ettiği iddia edilmektedir. Ancak barışçıl protesto, Anayasamızın 34'üncü maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 11'inci maddesi ile güvence altına alınmış temel bir haktır. Bu hakkın kullanımı, kamu düzenini bozma amacı taşımadığı ve şiddete başvurulmadığı sürece meşrudur. Valiliğin "yasa dışı eylem" olarak nitelendirdiği durumun, bu çerçevede değerlendirilmesi gerekmektedir.
Valilik açıklamasının en vahim ve hukuk dışı yönü ise gözaltına alınan bir protestocu hakkında kamuoyunu yanıltan ve özel hayatın gizliliğini açıkça ihlal eden detaylara yer verilmesidir. Gözaltına alınan M.B. isimli şahsın cinsiyeti, kıyafetleri, daha önceki adli sicili ve hatta iç çamaşırı tercihi gibi tamamen özel bilgiler, kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu durum, Anayasamızın 20'nci maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği ilkesinin ve AİHS'nin 8'inci maddesinin açık bir ihlalidir.
Bir kamu kurumunun, gözaltına alınan bir bireyin kişisel bilgilerini bu şekilde ifşa etmesi, hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığı gibi kurumların geldiği noktayı da gözler önüne sermektedir.
Valiliğin bu açıklaması, sadece M.B.'nin değil, protestoya katılan diğer tüm bireylerin de itibarını zedelemeye ve onları kamuoyu nezdinde suçlu göstermeye yönelik bir çabadır. Bu durum, masumiyet karinesinin de açık bir ihlalidir.
"Hiç kimse, hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı olmadan suçlu ilan edilemez."
Ankara Valiliğinin bu hukuk dışı ve ayrımcı açıklamasına karşı aşağıdaki hususları kamuoyunun dikkatine sunuyoruz:
1. Barışçıl Protesto Hakkı Temel Bir Haktır: Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan barışçıl protesto hakkı, demokratik bir toplumun vazgeçilmez unsurudur. Bu hakkın keyfi müdahalelerle engellenmesi kabul edilemez.
2. Özel Hayatın Gizliliği Dokunulmazdır: Devletin, gözaltına alınan bir bireyin özel hayatına ilişkin detayları kamuoyu ile paylaşması, temel insan haklarının açık bir ihlalidir ve hukuken kabul edilemez.
3. Masumiyet Karinesi Esastır: Hakkında kesinleşmiş bir yargı kararı bulunmayan hiç kimse suçlu ilan edilemez. Valiliğin bu yöndeki açıklaması, bu temel hukuk ilkesini çiğnemektedir.
4. Orantılılık İlkesi Gözetilmelidir: Güvenlik güçlerinin müdahalesi, her zaman orantılılık ilkesine uygun olmak zorundadır. Barışçıl bir protestoya karşı orantısız güç kullanımı ve ardından bu durumu meşrulaştırma çabası kabul edilemez.
5. Kamuoyu Yanıltılmamalıdır: Devletin görevi, adli ve idari süreçlerle ilgili doğru bilgi vermek ve bu bilgiyi aktarırken de hukuka uygun davranmak olmalıdır. Kamuoyunu yanıltmaya yönelik açıklamalar ise devlete olan güveni sarsmaktadır.
Ankara Valiliğini, hukuk kurallarına saygılı olmaya, temel hak ve özgürlüklere riayet etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendirmeye davet ediyoruz. Bu tür hukuk dışı uygulamaların takipçisi olacağımızı ve gerekli hukuki süreçleri başlatacağımızı kamuoyuna saygıyla bildiririz.