SAMANDAĞ'DA DEPREMZEDE YURTTAŞLARA YÖNELTİLEN KEYFİ MÜLKİYET HAKKI İHLALLERİNE VE ACELE KAMULAŞTIRMA ZULMÜNE DERHAL SON VERİLMELİDİR
Depremi resmi rakamlara göre 50 binin üzerinde, gayrı resmi rakamlara göre ise 100 binin üzerinde can kaybı sayılarının telaffuz edildiği, deprem bölgesinde halen yaraların tam olarak sarılamamış olduğu toplumsal bir travmayı temsil etmektedir. Üzerinden 2 yılı aşkın süre geçmesine rağmen deprem bölgesinde çme suyu ve barınma problemi başta olmak üzere sorunlar devam ederken; depremzede yurttaşlarımız bu sefer de acele kamulaştırma kararları ile mağdur edilmekte, yüzlerce yıldır üzerinde yaşadıkları kadim topraklardan dışlanmaktadır. Dolayısıyla bölge açısından ağır nitelikte yaşam hakkı ihlalleriyle başlayan süreç, yurttaşlarımızın insanca yaşam olanaklarına kavuşturulması yerine, mülkiyet hakkı ihlalleriyle devam etmektedir. Acele kamulaştırma usulü Kamulaştırma Kanununun 27'nci maddesinde olağanüstü hallerde uygulanabilen ve normal kamulaştırma usulünün getirdiği güvenceleri kapsamayan istisnai bir yetki olarak düzenlenmiştir. Ancak yurt savunması gibi olağanüstü hallerde kişilerin mülküne normal kamulaştırma prosedüründen farklı olarak derhal el konulabilmesini temin eden bir kamulaştırma usulüne, kanuni koşulları oluşmaksızın başvurulmasının hukuki ve vicdani bir açıklaması bulunmamaktadır.
Şayet yurt depremzedelere karşı savunulmuyorsa bu uygulama hukuksuzdur!
Atıl durumda hazine arazileri dururken tarım arazilerine yönelinmesi, konteynerlerde hayatını devam ettiren ve yaralarının sarılmasını bekleyen yurttaşlarımızın olağanüstü usullerle topraklarından edilmesi açıkça Anayasa, Kanun ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır.
TOKİ için acele kamulaştırma yoluyla yurttaşların tapularının iptal edilmesi ve iş makineleri ile girilen tarım arazilerinde bulunan zeytin ve narenciye ağaçlarının sökülmesi göstermektedir ki; deprem öncesindeki rant merkezli politik alışkanlıklar ısrarla sürdürülmektedir. Bu olgu, 6 Şubat depreminden önceki süreçte, depremden etkilenen 10 ilde 294 bin kaçak yapının imar affına uğramasıyla başlayan, deprem sabahı bölgeye kamu gücünün bir türlü yetişememesi ile devam eden sürecin bugüne yansıması niteliğindedir.
Bu sebeple Samandağ halkının başlattığı "Toprağımızı vermeyeceğiz. " nöbetine ve acele kamulaştırmalara son verilmesi taleplerine desteğimizi bildiriyoruz.
Yetkililer tarafından meşru talepler dikkate alınmalı ve depremzede yurttaşların mağduriyetine derhal son verilmelidir.
Antalya Barosu olarak ranta karşı insanca yaşam ilkesiyle topraklarına sahip çıkan depremzede Samandağ halkının yanında olduğumuzu kamuoyuna duyuruyoruz. Mücadelemiz tüm depremzede yurttaşlarımızın insan onuruna yakışan yaşam koşullarına kavuşması, rant merkezli politikalara son verilmesi ve deprem bölgesinde kentlerin insani yaşam standartlarına ulaşmasına dek sürecektir.