BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 21.01.2025 | Okunma Sayısı: 26

 

 

BASINA VE KAMUOYUNA



Yapmış olduğu açıklamalar nedeniyle Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları Genel Başkanı Cem Aydın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ başta olmak üzere, son birkaç ayda basın mensupları ve siyasetçiler hakkında soruşturma açıldığına ilişkin çokça haber kamuoyuna yansımaktadır. Ümit Özdağ ve Cem Aydın hakkında ayrıca gözaltı kararı da verilmiştir.

Yargı siyasi bir tehdidin veya yetkilerin kötüye kullanılmasının aracı

olmamalıdır. Şiddet ve nefret söylemi içermeyen eleştirilere karşı başlatılan soruşturma işlemleri, halkın haber alma özgürlüğü başta olmak üzere demokratik hukuk devletine ve ifade hürriyetine zarar vermekte, istibdat dönemi uygulamalarını akıllara getirmektedir. Demokratik toplumlarda siyasiler, üst düzey bürokratlar ile kamuya mal olmuş kişiler, diğer insanlara nazaran ağır eleştirilere daha fazla katlanmalıdırlar. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine göre siyasetçiler özel kişilerin aksine basının ve halkın yakından denetimine açık olmayı ve kamuoyunca tanınan bir kişi olmayı bilerek tercih etmekte ve bu nedenle kendilerine yöneltilen eleştirilere daha geniş bir hoşgörü göstermek durumundadır.

Öyle ki gerek siyasetçilerin gerekse de yurttaşların ülke gündeminde belirleyici nitelikte olan konuların muhataplarına ilişkin sert, çarpıcı ve dikkat çekici ifadeler kullanarak beyanda bulunabilmesi Anayasa ve evrensel hukuk normlarının teminatı altındadır. Anayasa Mahkemesinin kararlarında bu hususlara özellikle vurgu yapılmaktadır. O halde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı başta olmak üzere, yürütme ve yargı organlarını temsil edenlerin, bu eleştirilere tahammülsüzlüğünü ve bir korku iklimine neden olacak girişimlerini kabul etmek mümkün değildir. 
Yurttaşların ve siyasetçilerin düşüncelerini, fikirlerini benimsememek veya beğenmemek onlar hakkında yargıyı bir sopa olarak görme hakkını kimseye tanımamalıdır. Bu durumlar ancak toplumun daha da kutuplaşmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla yargı mensuplarının da tarafsız ve bağımsız davranmaları gerektiğini kendilerine ve kamuoyuna bir kez daha hatırlatırız.

Gelinen aşamada Anayasanın 90. Maddesine göre bir iç hukuk normu olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesinde düzenlenen ve Anayasanın 26. Maddesinde karşılığını bulan ifade hürriyetinin, yargı mercileri tarafından görmezden gelinmesini, eleştiri sınırlarında kalan açıklamalara soruşturma başlatılmasını ve dahası gözaltı işlemlerine başvurulmasını ülkemiz ve toplumumuz için oldukça vahimdir.

Demokratik hukuk devletlerinde eleştiri, basın ve ifade hürriyeti toplumun gelişmesi ve yanlışların düzeltilmesi için vazgeçilmez unsurlardır.

Soruşturma süreçlerini Antalya Barosu olarak kararlı ve etkin bir şekilde takip edeceğimizi, demokratik hukuk devletlerinde yaşanmaması gereken bu tür hukuka aykırı uygulamalar karşısında temel hak ve özgürlükleri esas alma ve hukukun üstünlüğünü sağlama mücadelemizi sürdüreceğimizi kamuoyunun dikkatine sunarız.

ETKİNLİK TAKVİMİ

15.09.2025
AV. ALİ ÇAĞDAŞ BOZANER
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.