Geçtiğimiz günlerde Pınar Zorlu, boşanmış olduğu eski eşi Gürhan Üzer tarafından benzinle yakılarak ağır yaralanmış ve hastanede verdiği yaşam mücadelesini maalesef kaybetmiştir. Maktulün, uzun süredir yaşadığı baskı ve korku nedeniyle yargıya başvurarak 3-4 kez 6284 sayılı yasa uyarınca uzaklaştırma mahiyetinde koruma kararı aldırdığı basına yansımıştır. Ancak, İstanbul Sözleşmesinden hukuka aykırı şekilde çıkılmasının ardından, 6284 sayılı yasada düzenlenen koruma tedbirlerinin de etkin şekilde uygulanmadığına, bir kadının daha hayatını kaybetmesi ile şahit olduk.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesinde mevcut yasal düzenlemelerin ve uluslararası mevzuatın eksiksiz ve tutarlılıkla uygulanmasının taşıdığı önem açıktır. Bu kapsamda, 6284 sayılı yasa ve uluslararası sözleşmelerce düzenlenen önleyici ve koruyucu tedbirlerin etkin şekilde hayata geçirilmesi zorunludur.

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasal mevzuatın yanında özellikle yetkililerin bakış açısının değişmesi de elzemdir. Toplumsal cinsiyet eşitliğine aykırı açıklamaların desteklenmesi, kadını özgür bir birey olarak görmeyip sadece aile içine sınırlandıran zihniyetin oluşmasına yol açan politikaların uygulanması, kadınları şiddete daha açık hale getirmektedir. “Aile yılı” ilan edilen 2025 yılının ilk 20 gününde maalesef 24 kadın katledilmiştir. Devletin, kadınların yaşam hakkını korumak adına; çok yönlü ve bütüncül politikalar üretmesi, mücadelenin toplumsal düzeye yayılarak etkin ve hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlaması gerekmektedir.

Antalya Barosu olarak bir kadının daha hayatını kaybetmemesi için kadına yönelik şiddet konusundaki cezasızlık politikasından bir an evvel vazgeçilmesi gerektiğini, 6284 sayılı yasa ve uluslararası mevzuatın etkin ve hızlı bir şekilde uygulanmasının sağlanması için tüm kamu kurum ve kuruluşların uygulamalarının önem teşkil ettiğini, olayın failinin en ağır şekilde cezalandırılması için hukuki sürecin de yakından ve kararlılıkla takipçisi olacağımızı kamuoyuna bildiririz